Kısırlaştırma Gerçekten Gerekli mi?
Kedi ve köpekler için kısırlaştırmanın sağladığı faydalar, operasyonun olası olumsuzluklarından çok daha fazladır.
Yanlış Bilinenler
Erken dönemde kısırlaştırılan kedi ve köpeklerde, operasyonun huy değişikliğine neden olacağına dair yaygın bir yanlış kanı vardır. Ancak kedilerin karakteri 1 yaşına kadar, köpeklerin ise 1-2 yaşına kadar tam olarak gelişmediğinden, bu operasyon huy değişikliğine yol açmamaktadır. Erken kısırlaştırılan hayvanlar daha uzun ve sağlıklı yaşamaktadır; köpeklerde ortalama 1-3 yıl, kedilerde ise 3-5 yıl yaşam süresi artışı gözlemlenmiştir.
Erken kısırlaştırma, uzun kemiklerde epifizer büyüme plaklarının kapanmasında gecikmelere neden olabilir ve östrojen yetersizliği sonucu vaginit ve pyoderma oluşabilir. Ancak bir çalışmada, prepubertel kısırlaştırılan köpeklerin kemik uzunluğu, kalınlığı ve kırık oranları bakımından geleneksel kısırlaştırılanlarla veya kısırlaştırılmayanlarla anlamlı bir fark olmadığı bildirilmiştir.
Dişi köpek ve kedilerin kısırlaştırılması, genel anestezi altında her iki yumurtalık ve rahmin cerrahi olarak alınmasıdır. Bu işlem, özellikle sahipsiz hayvan popülasyonunun kontrolünde en etkili yöntem olarak kabul edilmektedir. Bazı hayvanseverler, kedi ve köpeklerin kısırlaştırılmasının insani bir davranış olmadığını düşünerek karşı çıkmaktadır.
Köpeklerin üreme güdüleri, insanlardan 15 kat, kedilerde ise 45 kat daha fazladır. Ayrıca, kediler ve köpekler üreme isteği gösterirken, çoğunlukla sadece sayıca artmak amacıyla çiftleşirler.
Anne, yavrular sütten kesilene kadar onlarla ilgilenir, ardından doğal olarak onlardan uzaklaşır. Bu süreçten sonra, sütten kesilen erkek yavrular anneleriyle çiftleşebilirken, dişi yavrularla da rekabet edebilir. Bu nedenle, kedi ve köpekler için kaliteli, güvenli ve sağlıklı bir yaşam ortamı sağlamak daha önemlidir. Bunun için popülasyon artışının kontrol altında tutulması gerekir ve en etkili yöntem kısırlaştırmadır.
Kısırlaştırmanın Avantajları
Dişi köpekler, ırkına göre değişmekle birlikte ortalama 6 ayda bir kızgınlık dönemine girer. Bu dönem 21 güne kadar sürebilir ve köpeklerde kanama, sinirlilik, çiftleşme isteği gibi davranışlara yol açar. Dişi kediler ise çiftleşme sezonu boyunca her 2 haftada bir kızgınlık gösterir. Kısırlaştırma, bu istenmeyen davranışları ve hormonlara bağlı stresi önler.
Ayrıca, kısırlaştırılmayan kediler ve köpeklerde meme tümörü riski, kısırlaştırılanlara göre 2,5-4 kat daha fazladır. Dişi kedi ve köpeklerde hormonal etkiler nedeniyle oluşabilecek ve hayvanın ölümüne sebep olabilen pyometra riski, uterus ve yumurtalıkların alınmasıyla ortadan kalkar. Kısırlaştırma, uterus, yumurtalık ve servikal kanser riskini de azaltır.
Kısırlaştırma, hormonların değişimini kontrol altına alarak bazı hastalıkların tedavisinde başarı oranını artırır. Kısırlaştırılan dişi hayvanlar, kısırlaştırılmayanlara göre daha iyi huylu olabilir ve eğitime daha yatkın hale gelir.
Olası Riskler
Kısırlaştırma, veterinerler için rutin bir işlem olsa da, genel anestezi gerektirdiğinden bazı riskler taşımaktadır. Sahipler bu konuda bilgilendirilmelidir. Kısırlaştırma sonrası kilo artışı sıkça dile getirilen bir durumdur. Ancak bu, hayvanın daha az hareket etmesine bağlıdır ve uygun diyet ile egzersizle kontrol altına alınabilir.
Kedilerde yapılan çalışmalarda, kısırlaştırılanların daha yüksek vücut ağırlığına sahip olduğu görülmüştür. Ancak obezitenin çok faktörlü bir durum olduğu unutulmamalıdır.
Kısırlaştırma için En Uygun Zaman
Dişi kedi ve köpekler için kısırlaştırma en uygun 6-9 aylık yaş aralığında yapılmalıdır. Erken kısırlaştırma, 6-14 haftalık yaşta da uygulanabilir ve Amerika ile İngiltere’de yaygın bir uygulamadır. Almanya'da ise kısırlaştırma genellikle ilk iki kızgınlık arasında yapılmaktadır. Son araştırmalar, ilk kızgınlık öncesinde kısırlaştırmanın en iyi yöntem olduğunu göstermektedir. İlk östrus öncesi kısırlaştırıldıklarında, ileride oluşabilecek meme tümörü riski %0,5 iken, ilk östrus sonrası bu oran %8'e yükselmektedir.
Sonuç olarak, kısırlaştırma operasyonu, evcil hayvanların sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürmesi için önemli bir adımdır ve özellikle ilk kızgınlık öncesinde yapılması önerilmektedir.